12 Ağustos 2010 Perşembe

gözlemsel bir gün

Sevgili Günlük;

Bugün yine sabah oldu..Bunu nerden mi anladım..hayır hayır penceremden ok gibi içeri dalıp gözlerimi kamaştırmadı güneş..malum telefonumun alarmı yine deli gibi çalıyordu..telefon alarmı ile uyanmaya çalışanlar iyi bilirler alarmın ertele die bi seçeneği vardır..tıpkı bi anne şefkati gibi her başısınızda annenizin sizi her beş dakika da bir kaldırması gibi öter sizi rahatsız eder..bu seferde insan bi acaip olur
-anne yaaa beş dakka daaa n'oluuuuurrr gibi yalvarmalarınız duyulmaz..yerine senin ben alarm gibi ...................................

işte günlük dostum insan oğluna bahşedilmiş en büyük zevklerden birisi belki de sabah beş dakika daha uyuyabilmektir..ve daha henüz kargalar dahi boqunu yememişken yataktan kalkma anınız..bedeninizin bi yanı yatakla yeksan iken diğeri kalkmaya direnir..eğer yatağınızdan fırlayarak kalkmıyorsanız sizin için buhran dolu dakikalar başlıyor demektir..reel dünyanın ağır şartlarında o sıcacık yatağınızı buz gibi rüzgara teslim ediyorsunuz..bunun duygusu bile iç gıcıklatır insana..ayağınızı uzattığınızda bulamadığınız terliğinizin öteki teki buna kızıp çıplak ayağınızın don tutmuş zeminle öpüşmesi bile kendinize getirmez sizi..suratıınıza çarptığınız su bile dahil..

ve daha da buhran dolu dakikalar başlar..kıyafet seçimi.. (hep anlatırlar ben geceden ayarlarım elbiselerimi die ben ne zaman öle bi fiiliyata girişsem yerinde bulamam akşam abimin bedenine nüfus etmiş elbiselerimi;bundan mütevellittir ki hiç bi zaman renksel bi uyumda giyinmişliğim vakii deildir)..

her gün aynı binanın aynı sokak kapısından dışarı çıkarken bari komşu kızlarından biriyle karşılaşsam da metroya kadar böyle lak lak muhabbet ederek gitsem duygusu hasıl olur bende..metro yapılalı 15 sene oldu nerdeyse bi gün böle bişi olmadı..bu yıkılmışlık içinde yolumun karanlığa saplanan noktasında sanki beni bekleyen bir hayal görüyorcasına ve şuursuzca oraya doğru ilerleyip kandırdım yıllarca kendimi..kandırdığımı bile bile de gittim o yolu..zaten belki bu sefer olur düşüncesi beni; o insanın insanlıktan çıktığı her adımda biraz daha dikleşen bayırı aşmamı sağlıyordu..o bayırın sonu geldiğinde nefes nefese kalmış daha yirmi yedisinde bi adamı siz görseniz ne yaparsınız..hiç umursamadan yanından geçersiniz dimi..evet o cillop gibi hatunlar aa bişeyiniz mi var elimden tutunda sizi karşıya geçireyim dieceğine aynen sizin düşündüğünüz gibi umursamadan yanımdan geçip gittiler..bende peşlerinden gittim amacım takip etmek değil işime yetişmekti..madem onlar beni umursamıyor ben neden umursayayım tribine de sokmuştum kendimi.. paşalar gibi kasıla kasıla girdim metronun kapısından..yine çalışmayan akbil dolum gişesinin önünde bekleşen insanlar vardı..yeni konan makinanın önünde alla alla buna nasıl yükleniyor diyenler onlara işte amca şurdan parayı verecen buraya dokunduracan akbilini diyen genç çocuklar..günler öncesinden yüklemiş olduğum kontürlerin bana vermiş olduğu güvenle gittim turnikiye bastım dirilililing die bi ses ile geçtim ordan..merdivenleri üçer beşer sekizer atlayarak aşşağı indim..henüz metro aracı gelmemişti..sanki hep aynı yerden biniyormuş gibi ileri doğru ilerledim..amacım aslında kızların durduğu yerden binmekti..sabah onların karmakarışık parfümleri beni kendime getiriyordu..yaw Allah'tan kız doğmamışım bu menem kokuyu hergün kim sürer yaw..neyse bu koku içinde abimin yeni aldığı benimde ondan iç ettiğim ipod u taktım kulağıma..ilk kez bi yolculuğum liseli kızların vıcır vıcır sesleriyle dumura uğramamıştı..

saat zerre umrumda değildi sanki..kulağımda cıstak cıstak bi müzik dünyadan geçmiştim..salına salına işime gidiyordum kot pantolonumun çakmak cebi die tabir edilen yerine parmağımı soktum evet bozuk param vardı..mısır çarşısına dalıp sabahın o kör saatinde çarşıyı kalabalıklaştıran turistleri kese kese güllüoğluna girdim ordan da kurvasan açma neyim aldım...etraftaki dükkanlara baka baka hana girdim..kaçak ırak mazotunu andıran bizim çaycının çayından aldım..dışarı çıkarken bi baktım saat nerdeyse dokuz...adımlarım hızlandı bi baktım bizim dükkanı patronun babası açmış..eyvah dedim amca eskiden piyasada yahudilerin ve ermenilerin hakim olduğu zamanda çıraklık yapmış bi şahsiyet..fazla titiz ve fazla zamana önem veren birisidir..içeri girdiğim gibi hemen hızlıca kahvaltımı yapıp bi işim varmış gibi bişiler yaptım..dükkanda karşı komşuda olunca arada kaynadım gitti.. akşamı nasıl ettim bilmiyorum mahalleye geldim bizim mahalleden bi arkadaşım tutturdu bilardo oynayalım die bende tamam dedim..gittik biraz ii biliyor bizim arkadaş..bilardo efsanesi abim de bununla bu zamana kadar oynadığı her maçı kazanmış askerden yeni geldiği için piskolojik bunalımdadır die masustan yenilmişti buna..intihar yapmasın die kendine..bundan güç alarak bana da show yapıyordu hacı dedi sana avans vereyim hiç sesimi çıkarmadan salladım kafamı evet der gibi..bunu darmadağın ettim tabi ee az buçuk ıstaka sallamışlığımız var bizimde..eve doğru gelirken kritikler yapıyorduk birbirimize ben dinlemiyordum bile söylediklerini tek düşüncem sonunda kazanmış olmamdı..

artık yeni bir güne dair gözlemlerim oluşsun die yatma vaktimin gelmesini beklemeye koyuldum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder