13 Nisan 2015 Pazartesi

üç tas has hoşaf..

cümleye nasıl başlayayım diye epey düşündüm ve sonunda cümleye nasıl başlamam gerektiği hakkında en ufak bir fikre sahip olmadığımı farkettim sonra bunu belirtmemin yazıya yav başladın işte burdan devam et deme şekli olduğunu özümsedim.. evet artık yazının içindeydim istediklerimi burdan sonra bir yere bağlamayı umut ediyorum.. 

yine bir şeylere takıldım.. aklımı kurcaladı, kısa kısa bunları ifade edemeyeceğimden o kadar emindim ki dur bi yazı yazayım hissi hasıl oldu bende.. sosyal medyayı bir şekilde her yönüyle kullanamaya gayret eden bir kişiyim.. çoğunlukla da kendimle aynı fikirde olmayan kişileri takip edip acaba bu olaya onların bakışı nedir diye de özellikle okuduğum olmuştur.. en aktif kullandığım mecra Twitter.. 2009 yılından beri oradayım fenomen olamadım ama çok fenomen tanıdım.. takipçi sayısının kişiliklere yaptığı değişimleri de bizzat gözlemledim.. neyse konumuz başka.. konumuz gelenekselleşen Türkiye seçimlerinde insanlarımızın takındığı tavırlar.. 

CHP yetenek sizsiniz sayesinde şöhreti katlanan Ali Taran ile bir reklam anlaşması imzalamış.. onlar da milletçe alkışlıyoruz diye göze hoş gelen ancak yine hoşaf soğutmanın ötesine geçememiş bir olaya imza atmışlar.. herkesi kucakladıklarını iddia ederek reklamda her kesimden insanı temsil eden kişi figürlerini oynatmışlar.. her fırsatta aşağıladıkları (hatta bundan kendileri de rahatsız olmalı ki parti üst düzey yöneticilerinden birisi geçenlerde lütfen kırıcı olmayan ifadeler kullanalım diye kendi seçmenlerini uyardı) fakir, varoş, köylü kesim de kendine yer bulmuş reklamda.. reklamcı olmadığım için yapılan işin başarılı yada başarısız olduğunu söyleyemem elbette ama bir seçmen olarak içinin boş olduğunu ve hoşaf soğutmanın ötesine geçmediğini belirtmek isterim.. (bak bak hükümeti ne yaladım kesin yandaşım ben) sekiz mi dokuz mu ne seçim kaybetti CHP bugüne kadar hepsinde de başarılı olduklarını iddia ettiler.. eyvallah.. şöyle kabataslak ayırt edersek %50'nin dışında oldukları için dualar edip marşlar okudular sevinç çığlıkları ile göğü dövdüler.. karşı oldukları partiye oy veren %50'yi hep aşşağıladılar aşşağılamaya da her fırsatta devam edecekler.. işte bu yüzden bir de parantez dışında yazayım kendi partilerinin üst düzey yöneticilerinden birisi oy isterken kırıcı kelimelerden kaçının telkinin de bulundu.. ama bu kadar seçimi birlikte yaşadığımız arkadaşlar CHP'nin ne kadar başarılı bir seçim politikası yürüttüğünü iddia ediyor ve seviniyor.. seçim sonucunda da böyle sevinçli olurlar diyerek başarılar dilerim.. Kemal Kılıçdaroğlu sivri dilli yazarları ile nam yapmış ekşi sözlükte soru cevap yapacağını söylerken bile kucaklayıcı bir dil yerine bölücü bir dili tercih etti.. (bak bak hükümet yalamaya tam gaz devam) Davutoğlu duymasın derken bile seviniyor bunun bir başarı olduğunu sanıyor.. demesi gereken bizim yaptığımızı tüm siyasi partiler yapmalı gençlere kulak vermeli.. neyse yine de gençleri en iyi o anlıyor.. zira kundaktaki torununu SSK'lı yapacak kadar seviyor gençleri.. neden o %50'yi ben alamadım diye kendisine soru sormuyor da oylarımızı çaldılar diyor utanmadan sıkılmadan yoksa tek başına iktidar onlarındı bir gasp söz konusu.. 

hala oylar çalınıyor diye iddia eden varsa böyle bi olay gerçekten olsa sizce CHP tüm delillerini ispatlarını çarşaf çarşaf kendine destek veren kanallarda deklare etmez miydi sanıyorsunuz? cidden bu kadar mı hiç birşeyden haberiniz yok lan? idrakınız tuttuğunuz parti olunca kapanıyor mu? neden suçlamaların sadece halk seviyesinde kaldığını sanıyorsunuz? elinde en ufak bir belge olsa CHP'nin yeri göğü inleteceğinden şüpheniz mi var? varsa hala neden bu partinin peşindesiniz? 

anlamayanlar için seçim sürecini yazayım.. partiler sandıklara temsilcilerini gönderirler, sandıklar açıldığında sayılan oylar seçime katılan tüm partilere mazbata şeklinde mühürlü bir şekilde verilir.. onlar da o belgeleri partilerine götürürler.. seçim sonuçlarında bi anormallik olursa o belgelerle itiraz edilir.. ben şu kadar oy almışım siz bu kadar yazdınız diye.. yıllardır ben bu şekilde itiraz edenini hiç görmedim ama şehir efsanesi gibi oylarımız şurdaki çöpten çıktı diye söylenir durur.. kimsenin inancına karışacak halimiz yok tabi oylarının çalındığına inanana da saygımız olmasa da tahammülümüz var.. kendi gibi düşünenlerle hoşaf soğutmaya devam etsin.. 

ne anlatıyoduk; he CHP'nin muazzam reklam kampanyasını anlatıyorduk.. o kadar muazzam bi işe imza atılmış ki başını sosyal mecralardan ve kendisi gibi düşünen insanlardan kurulu dost meclislerinden kaldırmayan arkadaşlar bu işe ne kadar sevindiklerini anlatmakta güçlük çekiyordu.. bu sefer kesindi oy rekoru kıracaklardı.. peki o hiç sevmedikleri hüloğcu diye her fırsatta dalga geçtikleri kitleye ne kadar dokunabilmişlerdi? bana sorarsanız hiç.. bi kere reklamda bahsettikleri hiçbirşeyi yapmadığını düşündükleri bir hükümet ve o hükümeti kuran bir parti var ki her seçimde istikrarlı bir şekilde oy vermeye devam etmişler.. yani sen o kitleye hiç dokunamamış onları inandıramamışsın.. o kadar güvendiğin aha şimdi iplerini çektik rezil rüsvağ ettik dediğin zaman bile seçimi kaybetmişsin.. bazen öyle şeyler yazmışsın öyle şeyler söylemişsin ki adamlar senin haklı olduğun konularda bile sana destek vermemiş.. işte asıl sorgulaman gereken bu canım arkadaşım.. 

arada bir sokaklara çıkın ama gerçek sokaklara.. öyle bayramlıklarını giymiş gibi kendisinden başka birisi gibi davranan kalabalıkların oluşturduğu sokaklara değil.. açlık çeken yokluk çeken insanların olduğu sokaklara.. dünya sizin gördüğünüz pencerelerden başka pencereleri de barındırır.. siz pencerenizden bakılmasına müsaade etmeyip sonra da benim gördüklerimi görmüyorlar diye insanlara kızan, aşşağılayan, hâkir ve hor gören insanlarsınız ki başkalarından önce kendinizi değiştirin.. belki o zaman o çok istediğiniz koltuklara ulaşabilirsiniz.. (ulan ne yaladım be)

29 Ocak 2015 Perşembe

burger king'de dayak yiyen çocuk

biraz önce burger king'de arta kalan patatesleri almak isterken işletme müdürü tarafından tokatlanan suriyeli çocuğun videosunu izledim.. o günden bu yana yazılanların da çoğunu okumuştum hepsi mıh gibi aklımdaydı.. sonra imam-ı şâfî'nin de dediği gibi "kanaat kınınından bir kılıç çekip keskin tarafıyla insanlardan ümitlerimi kestim"

internet ortamında duyar kasıp gerçek hayatında kendisinden daha alt tabakadan olanlara nefret kusan güruhun insanlık dersi vermesinden, hak sormasından, birilerini suçlamasından hep nefret ettim.. nefret etmeye ve bunu dilimin döndüğünce herkese anlatmaya devam edeceğim.. bir kere şunu açıklığa kavuşturayım orda o çocuğa atılan tokadın sahibi o işletme müdürü değil sensin arkadaşım.. evet bizatihi sensin.. gittiğin mekanlara gelen dilencilere göstermiş olduğun alaka, yazın görüntüsünden tiksindiğin evsizlere kışın belediyenin telefon numaralarını paylaşarak yardım ettim görüntüsü vermen falan beni bu düşüncelere yönelten başlıca sebepler.. ben kendi adıma söyliyeyim fast food zincirlerini sıkça kullanan birisiyim ve orda yemek yerken birisinin gelip gözümün içine bakarak benden bişeyler istemesinden rahatsız oluyorum.. bunu bir tık öteye götürüp işletme müdürü ve personeline bu insanları nasıl içeri alırsınız diye kızanlara da şahit oldum.. videoyu izlerken zaten bunu daha iyi anlıyorsunuz.. o fast food mağazasında yaşanan olaya sadece bir kadının tepki vermesi, hemen yanı başında cereyan eden olaya tepkisiz kalan masada yemek yiyen insanlara neden bişey demiyorsunuz diye çıkışması da yazdıklarımı haklı çıkaracak sebeplerden birisi.. 

o işletme müdürü sırf sana daha iyi gözükebilmek, sırf sen daha iyi hizmet alıyorsun izlenimi vermek için atıyor o tokadı.. çünkü sen oralarda durumu olmayan insanlara tahammül dahi edemiyorsun.. bi kaç yıl oldu şişli'de bir amca belediyenin ona tahsis ettiği kulübesinde soğuktan donarak vefat etmişti.. o gün yazılanlar da mıh gibi aklımda.. hergün önünden geçtiğini söyleyip adeta oranın sembolü haline geldiğini söyleyenlerin hiçbiri o amcanın adını bilmiyordu.. sorma hissi dahi uyanmamıştı hiçbirinde ama çıkardıkları vâveylâ yeri göğü inletiyor içlerinde popüler olan kişiler o vâveylâları dolayısıyla alkışlanıyordu.. inanın o çocuğun yediği tokada önce küfredip sonra suriyeli olduğunu öğrenince iyi olmuş diyenleriniz bile olmuştur.. çünkü onların hemen hergün bi şekilde karşınıza çıkmasından rahatsız oluyorsunuz.. dünyayı da ikiye böldünüz sevdikleriniz ve sevmedikleriniz diye.. istediğiniz arzuladığınız özgürlük ve insanca yaşamı da sadece sevdikleriniz için istiyorsunuz.. 

Aristo'nun da dediği gibi; "iyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır.."