23 Mayıs 2011 Pazartesi

ömür hır(s'ızı)

insan durup düşünüyor.. çalmak nedir diye.. en büyük hırsızlık nasıl yapılır diye.. aklına
öyle senaryolar geliyor ki değme hırsızlara taş çıkarır nerdeyse.. ama düşündüklerinin
hiçbiri değil.. bir insandan bir maddeyi çalmanın en büyük hırsızlık olmadığını anlaması
uzun sürmüyor.. işte o zaman herşey duruyor.. önce zaman duruyor sonra mekan.. sonra
geri kalan ne varsa.. hareketli olan tek şey; durduramadığı tek birşey var.. yitip giden yıllar..
ve o yılları ondan alıp götüren ömrüne giren en hırslı sızı.. ismini siz ne koyarsanız artık..

oscar, samantha ve teodor çok sıkı arkadaşlardı.. oscar samantha'yı ilk gördüğü günden
beri ona sırılsıklam aşıktı ama öyle hayvani bir bünyesi vardı ki yeri geldiğinde bir gökde-
lenin duvarından farksız olabiliyordu.. öylesine kocaman öylesine duygusuz.. teodor ona
göre duygularını şappadanak söyleyebilen biriydi.. samantha'ya ilk zamanlardan beri o kadar
yakın davranıyordu ki bu durum oscar'ın iç dünyasını darmadağın etse de oscar kendisini
oscar yapan rolünü ustaca oynuyordu.. herşeye hep bir adım geriden bakıyordu.. aslında
oscar küçüklüğünde geçirdiği bir kaza sonucu herkesten farklı olmuştu.. sokakta ki her
çocuktan bambaşkaydı artık.. kimse onunla oynamıyor onu hep dışlıyorlardı.. ve oscar o
gün bir adım geri çekilmeyi öğrenmişti.. hemde mahalledeki en iri çocuk william'ın ona
nerde durması gerektiğini eliyle ittirerek göstermesi sayesinde.. oscar öylesine sorunlu
bir çocukluk geçirmişti ki farkında olmadan büyümüştü.. bedeni her ne kadar onlar kadar
olsa da düşünceleri sevgileri sevdaları artık herkesten başkaydı.. kimse onun gibi
sevemezdi artık.. çünkü kimse oscar gibi karşılıksız olamazdı.. samantha ve teodor ile bir
çalışma ortamında tanışmıştı.. oscar bir köşede kimilerine göre cool bir duruş sergileyip
gizemiyle otursada aslında herkesten ve herşeyden kaçarcasına sadece görevini yapıp koşar adımlarla evine gitmek istiyordu.. yanına ilk teodor geldi.. birbirlerine baktılar; hiç konuşmadan.. birbirilerine o kadar benzemiyorlardı ki sonra dışarıda kalan
herşeyi bir kenara bırakıp gözlerini kapadılar.. artık içlerini görebiliyorlardı.. ve aslında
aynı iki insan olduklarını gördüler ve sımsıkı iki dost oldular.. sonra aralarına samantha
katıldı.. onun için gözlerini hiç kapamadılar.. içini görmekten korktukları içindi belkide..

yıllar yılları deli gibi kovalıyordu.. bedenleri yaşları gibi büyüyor düşünceleri bambaşkalaşıyordu..
teodor'u bir zaman sonra askere çağırdılar.. oscar artık samantha ile başbaşa kalacaktı
nihayet ama hiçte sandığı gibi olmadı.. samantha çoktan kendisine bir sevgili bulmuştu..
o kadar belli etmemişti ki bu durumu bi adım ileride duran oscar belki de bu yüzden
görememişti.. sonra soğumaya başladı araları.. oscar kendilerini bir arada tutanın samantha
değil teodor olduğunu anlamıştı.. o yokken herşey o kadar zordu ki.. ve bir gün oscar iki adım geri çekildi.. iki adım daha.. derken iki adım daha.. o kadar uzaklaşmıştı ki artık oscar'ı
kimse göremiyordu.. tam beş yıl boyunca da bir daha hiç görmedi onları..

beş yıl sonra nasıl olduysa teodor'u teknolojinin nimetlerini hunharca kullandığı bir zamanda hiç sanmadığı bir şekilde buldu.. artık bırakmak yoktu.. sımsıkı sarılacaktı dostuna bir daha asla bırakmadan.. bi zaman sonra da teodor'dan samantha'nın evlendiğini öğrendi.. içi o kadar bomboştu ki ne konsa sadece ufak bir yer kaplıyordu artık.. ve beklenen oldu.. bir hediye mi bir ceza mı yoksa bir imtihan mı bilinmez o üç arkadaşı bi arada tutan teodor tekrar sahne alınca samantha birgün bir mesajla tekrar girdi hayatlarına..

''kocam beni aldatıyor n'olur beni bi başıma bırakmayın yardım edin size ihtiyacım var''
samantha..

umarım aranız düzelir gibi soğuk cevaplar üzerine buluşma teklifini teodor gelmezse bende
gelmem diyerek yanıtlıyor oscar.. teodor tam bir yavşak gibi hiç tereddüt etmeden kabul
ediyor bu buluşmayı.. oscar'ın da içi içine sığmıyor tabi.. tamam diyerek kabul ediyor.. ve
bi kaç gün sonra bi yerde buluşuyorlar.. cümlelerin anlamı öyle bir yitiriyor ki kendisini
susmaktan başka hiçbirşey bulamıyorlar.. ve sessizliği oscar'ın teodor'a dönerek sen ne
kadar yavşak bi adammışsın lan demesi bozuyor.. neden lan diye cevap veriyor teodor..
ulan ben elli kere dedim gelmedin de samantha gel dediğinde beni bile ikna ettin bu bile
ne kadar göt bi adam olduğunu anlamama yeter bile diye son cümleyi koyuyor ortaya
oscar.. bi sessizlik anından hemen sonra kahkahalar patlıyor peşi sıra.. ve birbirlerine
dokunmadan öyle bir sarılıyorlar ki üçü de bir müddet sonra nefessiz kalıyor..

birden o ergen zamanlarına dönüyorlar.. neşe dolu hiç kimseyi umursamadıkları yıllara..
ama akşam ezanından önce eve girmeleri şart olan yıllara.. o kadar mutlu oluyorlar ki
onları dışarıdan gören herkes dahil olmak isteyip görünmeyen kalkanlara çarparak geri
dönüyorlar.. hatta oscar'ın iç güveni kendine o kadar geliyor ki tüm iç organlarını iç
güveysi çıkarıyor kalbine.. ve en savunmasız anında önce kendine sonra samantha'ya
söylüyor onu sevdiğini.. samantha öyle bir bakıyor ki yine gözlerini kapamak gelmiyor
aklına oscar'ın.. artık herşeyi birlikte yapmaya başlıyorlar.. şehrin heryerine kendilerinden
bir imza bırakıyorlar; bi zaman sonra oscar her baktığı yerde kahrolacağını bilmeden..

gün gelip çatıyor.. herkes kendilerine biçilen rolleri oynamaya koyuluyor.. işte o zaman oscar
onları bir arada tutan teodor'un uzak kaldığını ve verilen hediyenin geri alındığını
anlıyor.. asla samantha'nın götlük yapabilmiş olacağını aklına dahi getirmiyor.. yok yok
diyor samantha kesinlikle böyle birşey yapmaz.. sonra bi adım geri çekiliyor.. o kadar içinde
ki olayların bi kaç adım daha geri gidiyor.. resmin tamamını gördüğünde artık herşey
için geç kalındığının farkına varıyor.. ve ömründe ilk kez sırtını dönüyor uzaklaşmak için..

oscar uzaklaşırken hırs ve sızının çaldıkları için söyleyecek söz bulamıyor.. dudaklarından
hırsız diye bir kelime çıkıyor sadece.. ve gözünü bir daha hiç açmıyor zamanı geldiğinde
yine kapatmayı unuturum diye..

ve bir söz geliyor aklına gülümserken;
''sizin saltanatınız gözünüzle gördüğünüz kadar; benim saltanatım gözümü kapattığım
zaman başlar''..