16 Ağustos 2010 Pazartesi

16 Ağustos'unu 17 Ağustos'una Bağlayanlar...

Şen ve keskin kahkahaların havada daireler çizerek göğü yırttığı gündü o gün.. Umutlar, neşeler, kederler, sevgiler, nefretler ve insanı insan yapan saymaya kalkamayacağımız yüzlerce binlerce duygu karışıyordu tüm benliklere..

Dişinden tırnağından artırıp kendine altı ciheti duvarlarla örtülü bir ev alan Hüseyin Amca'da; aldığı evleri koleksiyon yapar gibi biriktiren Serdar Bey'de yarına dair umutlar biriktirecekti yürek kumbaralarında... Bazı evlerde ailesel kavgalar gerçekleştirilecekti, bazılarında inadına bir mutluluk sipariş edilecekti.. Küçük Cüneyt sabah kalktığında babasının kendisine aldığı bisiklete binecek arkadaşlarına havasını atacaktı.. Minik Uğur acaba beni yarın aralarına alıp top oynatacaklar mı hülyalarına dalacaktı.. Selim, Engin, Sedat, Şevket yarın hep birlikte kahvede bir masa kuracak öğlen saatlerine kadar oyunlar oynayacak sonra kız tavlamaya kalabalık yerlere gideceklerdi.. Ayten, Sevgi, Sevda yarın buluşacak mahallenin en yakışıklı çocuğuyla çıkan Meltem'i çekiştireceklerdi.. Bazısı yarına bile hayal kurmayacak o an ki gününün derdiyle cebelleşecekti.. Bazısı kapıcısı olduğu apartmanın işlerini bitirmenin verdiği gururla kendisine şunları diyecekti.. Bugünü de bitirdik çok şükür yürümekten şişen ayaklarını ovalarken.. Çalışan işçiler patronlarının isteklerini yerine getirmeye çabalamanın karşılığını azar işiterek görmenin hayıflanmasında olacaklardı gözlerini yumduklarında.. Osman sevdiğe kıza açılacaktı yarın tüm cesaretini de toplayarak.. Ev hanımları sabah kalktığında hergün temizledikleri evlerini daha da nasıl temizleriz daha ne kadar piskopatlaşabiliriz acaba derdini taşıyarak yatacaklardı.. Yaslayacaklardı sırtlarını kocalarının tüm yatakta sürünerek daha da ısıttığı yataklarına.. Bazısını da uyku tutmayacak televizyonda en sevdiği dizinin tekrarını sevinçle seyrediyor olacaktı.. Anlıyacağınız herkesin bir planı olacaktı gecenin en kör karanlığında .. Ve bu insanların hiçbiri için sabah olmayacaktı birdaha.. Bir varmış bir yokmuşcasına yitip gideceklerdi umutlarıyla bu dünyadan.. Ama en çok da aramızdan kaybolacaklardı..

Önce içten içe yükselen bir uğultulu surround ses, sonrasında çatırdamalı ses efektiyle güçlendirilmiş; her sene yüksek maliyetlerle yapılan ama tutmayan hollywood sahnelerinde dümenden yıktırılan binalar eşliğinde bir yokoluş sahnesi getirilecekti plazma ekranlı hayallere.. İşte bu insanlar sizin hayranlıkla seyrettiğiniz o filmlerdeki yıkılma sahnelerini yaşayacaklardı.. Hiçbirzaman ballandıra ballandıra da anlatamayacaklardı.. Asla da mevzusunu yapamayacaklardı.. Ve şuan bunu anlatabilenlerin, okuyabilenlerin, yazabilenlerin, şahit olabilenlerin ne kadar aymaz ne kadar ahde vefasız insanlar olduğunu gösterecekti enkaz altında kalan bu yürekler.. Sanki iskambil destesinden yaptığı prizmatik kulesi yıkılıyormuşcasına umursamaz insanlar haline dönüşecektik hepimiz.. Hep suçlayacak insanlar arıyacaktık..Bulunca çılgınlar gibi sevinip sanacaktık daha mutlu daha huzurlu ölmüş olacak taş yığınlarının altına bekleşen cesetler.. Ve inadına o taş yığınlarının altından insanlar çıkacaktı günler sonra film seyreder gibi enkaz seyredenlere insanlık öldü mü diyerek... Herşeyi devletten bekleyen gelsin devlet kurtarsın arsızlığını yaşayanları da görecektik ekranlarda.. Ama sesimizi çıkarmayacaktık ölen binlerce insanımızın ruhlarına saygısızlık olacağını düşünerek..

İşte böyle bir gecede bağlandı tüm hayaller imkansızlığa.. Siz hangi isteğiniz olmadı diye ağlamıştınız sabahlara kadar.. Hangi istekleriniz gerçekleşmedi diye kırmıştınız kalpleri.. Kaç kişiden oluşuyordu sizin hayalleriniz.. Mutlu mesut bir hayatın terkisinde kaç tane daha istekleriniz gerçekleşecekti gerçekleşmeyen yüzbinlerce hayali yok sayarak.. Hayaline sakat olarak devam edecekleri ve hiç devam etmeyecekleri düşünürek isteyin tüm isteklerinizi; bir sonrakinde siz olacağını düşünürek kafanızı koyduğunuz yastığınızdan...

17 Ağustosu her sene yaşanır ama acısını bir daha yaşamamak umuduyla.. Açılan her yürekteki kurumayan yaraları görüp aynı hızla kaparcasına..

Rahmet dileklerimle tüm ölenlere ELVEDA...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder