4 Eylül 2010 Cumartesi

Cumartesiyi Beklemek..

Herşey bir cumartesi sabahı başladı.. Sen bir cumartesi sabahı aradın beni, ben o cumartesi sabahı reddettim teklifini ve aynı cumartesinin sabahı kaçırdı uykumu...

Kalktım.. İçimi garip duygular kaplamıştı.. Bilgisayarımı açtım.. Sosyal paylaşım sitelerinde gene absürt absürt bi sürü şey paylaşılmış sağına soluna uuuu wuuuu supeeeeer gibi yorumlar yapılmıştı.. O yorumlara aldanmış hepsini oturup teker teker izlemiş yada okumuştum.. Hepside çok boktan şeylerdi.. Canım daha da sıkıldı.. Kendime daha önce benim bile duymadığım ebat ve şekillerde küfürler ediyordum.. Hayır neye istinaden -gel karşıya gidelim gezeriz canım sıkılıyo- teklifini reddettiğimi anlamaya çabalıyor ama tek bir damla mantıklı yorumda yapamıyordum kendime.. Hee görmemiş gibi bodoslama tamam lan hemen gidelim diyen bi aç olduğumu sanma diye ya maaaa taaa yapmış olabilirim ama arkadaş sende bi üstele dimi.. Sen üstelemedin ben daha da hayvanlaştım yatıyorum sonra gideriz diyerek kapattım suratıma telefonu.. Evet evet suratıma kapattım telefonu meğerse öyle
kapanmıyormuş telefon sonradan vardım farkına.. No tuşu yapmış adamlar çok yüksek paralar harcayarak..

Dışarı çıktım.. Amacım benim gibi olanları bulmaktı.. Aga gel şuraya gidelim, gel buraya gidelim diyenleri tespit etmek iyi lan tamam diyerek tekliflerini kabul etmekti.. Sanıyordum ki kafam bu şekilde dağılacaktı.. Beynimi kemiren o uçsuz bucaksız hatta çapsız düşünceleri bertaraf edecektim.. Attığım her adımda sanki birisi altımdaki dekor denen muşambayı çekiyormuşta ben yerimde sayıyormuşum gibiydi.. Arkadaşımın gittiğimiz avm de her dükkanı indirim sezonuna denk gelen alışveriş çılgını kadınlar gibi ziyaret etmek istemesi beni daha bi kendimden alıyordu.. Dalmak istiyordum ama beni dövebileceğinden endişelenip sesimi çıkarmıyor tamam aga şuraya da gidelim bak şu tarafa hiç gitmedik diye de yavşaklığın sınırlarını zorluyordum.. O dükkan senin bu dükkan benim saatlerce gezip zerre bişey almadan birde giyim mağazalarında ne varsa giyip çıkarıp ardımızdan en naçizane küfürleri de yediğimizi bilerek çıkıyorduk.. Zaman geçmek bilmiyordu.. Hee geçse ne olacaksa orası da ayrı bir karmaşa.. O zaman da sanırım cumartesi bitmiş bi adet pazar sipariş edilmiş olacaktı.. Ertesi günün sendroma bunalmış bi gün olacağının tahayyülü ile çilenin buhranın isyanın doruklarına uzanacağından
da hiç kuşkum yoktu..

Zorla da olsa akşamı ettim.. Televizyonda acaip acaip absürt absürt şeyler vardı.. Tam ben kafayı yemek üzereyken Ekrem ve Fatih aradı beni gel dışarı çıkalım dediler.. Hiç tereddüt etmeden kabul ettim.. İkisi de ciks kaliteli çocuklardı takıldıkları mekanlar süper yerlerdi.. Gerçi girdiğimiz yollarda gördüğümüz Lamborghiniler Ferrariler Audi R8ler can sıkıcı oluyordu ama yine de hoş yerlerdi.. Kafa dağıtmak için birebirdi.. Fakir ama gururlu çocuk pozları kesmek için muhteşem yerlerdi.. Ekrem Fatih ve Ben Emirganda bulunan Sütiş'e oturduk.. Çaylar pastalar derken çok koyu sohbetlere daldırdık kendimizi sonra hemen iki sokak yukarısı olan Boyacıköye çıktık.. Geniş Aile dizisinin çekildiği sokakları arşınladık.. Geç saatte de eve geri döndük..

İşte sen böyle bir cumartesi de yoktun.. Herşey vardı o cumarteside ama sen yoktun.. Sen olmayınca atılan o şen kahkahalar gecenin ilerliyen saatlerinde iç gıcıklayıcı bir hal alıyordu.. Bir çok şey de anlamını yitiriyordu.. Şimdi ben umutla tekrar o cumartesi sabahını bekliyorum.. Belki hiç gelmeyecek ama ben her cumartesi orda durmaya devam edeceğim..


Cuma Cumartesiyi affetse bile Pazar olmuştur birkere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder