15 Şubat 2011 Salı

dostumu yedim bekliyorum..

aristo der ki: dostluk iki ayrı bedende müşterek bir ruh taşımaya benzer..

peki aynı şeyleri seven, aynı şeylerden zevk alan, farklı düşüncelerini tek bir potada eritircesine aynılığa sürükleyenler midir dost? hatta aynı kıza aşık olanlar ve bunu bir ömür saklayanlar.. hayır.. aslında en çok vazgeçebilenlerdir sevdiğinden ve sevdiklerinden.. ve vazgeçebildiğin kadar da dostsundur.. bunun dışında kalanların hepsi bir zaman kaybıdır.. zaman gergefinde ilerleyen ve seni hep aynılığa sürükleyen bir kayıp.. ve en büyük kayıp zamanın ta kendisidir aslında..

çocukluğumu geçirttim gözlerimin tam önünden bir film şehidi gibi.. -film şeriti olmasın sakın, hem filmin şehidi olur mu lan- demeyin.. olur.. hani bi film izlersin de sonra -aga bu film on numara elli kere seyrederim- dersin, sonra s.kseler bir daha izlemezsin ya; işte aynen öyle gözlerimin hemen önünden geçirttim çocukluğumun en aymaz günlerini, saatlerini hatta anlarını.. hiç ayrılmayacağıma dair yeminler içtiğim bir sürü dostum olmuştu benim bi zamanlar.. şimdi onlardan sadece ikisiyle görüşüyorum.. lise de uğruna kavgalar ettiğim, dersler astığım bir sürü dostum vardı.. şimdi onlardan sadece biriyle görüşüyorum diyecektim ki artık onunla da görüşmüyorum; fikir ayrılıkları yüzünden.. üniversitede geceleri uzun uzadıya sohbetlediğim aynı sofralarda yemekler yiyip hayatlar tükettiğim, dertleştiğim, hatta içki sofralarına eşlik ettiğim ve hatta aynı yatağı paylaştığım dostlarım oldu.. şimdi onların da hiçbiriyle görüşmüyorum.. -oğlum bak acayip küfürler ederim öyle okul bitti unutmak yok araşırız konuşuruz- diye antlaştığımız halde.. şimdi hiçbiri yok.. ve bende onlarda yokum.. demek ki aslında vazgeçilmez de yok..

kendi kuramına en çok da kendisi inanan bir fizikçi gibiydim ve sanırım haklıydım.. zamanı geldiğinde vazgeçebilmektir dostluk.. ve hatta yeri gelince kendinden bile vazgeçebilmek..

işte ben böyle zamanlarda vazgeçtim tüm dostlarımdan.. bana kattıklarını düşündüm usul usul.. ve bana kattıklarından çok benden kopardıklarının daha fazla olduğunu gözlemledim.. sonra hiç düşünmeden küfür ettim yokluklarında ki boşluğa.. benden aldıkları için değil di isyanım.. beni uyuduğum rüyadan uyandırdıkları içindi.. ve işte böyle bir zamanda tanıdım en iyi dostumu..

kendimi..

şöyle süzdüm bi müddet kendim dediğim beni.. kimsin ki lan sen göt diye uzun uzun düşündüm.. ve hep aynı yerde tıkandı cümlelerim..

hiçkimse..

içinde herşeyi ve herkesi barındıran bir hiçlik.. bu hiçliği ne zaman bişeyle doldurmaya kalksam ne evdeki hesap çarşıya uyuyordu ne de ben ayağımı yorganına göre uzatabiliyordum.. hep haketmediğim bir sürü hayatın içerisinde buluyordum kendimi.. kiminde başrol bile peydahlanıyordu bana.. sadece kendi hayatımın değil başka hayatlarında ağzına sıçabilmem için.. bugüne değin hiç bi cümleme üç nokta koymadım ben devam eder korkusuyla.. tek nokta da koymadım biter üzüntüsüyle.. iki nokta koyuyordum cümle sonlarıma; ne bitsin ne de devam etsin diyerek.. tüm dostluklarımda böyleydi benim.. iyi ki dostumsun dediklerimle aslında arkadaş olarak da çok iyiydik; keşke öyle kalsaydık demek istediklerini anlayamıyordum.. ve sonra hiç bitmeyen ama sürekli tıkanan ve öteye dahi gitmeyen ve hatta bi adım ötesini göremeyen dostluklarım oluşuyordu.. ve her seferinde içim tutuşuyordu.. içimin sıcaklığı dışımı yakana dek.. dışım yandığında içimdekileri bir bir kusuyordum soğuk algınlığı bahanemin arasında.. kendime doğru uzaklaşıyordum tüm sevdiklerimden.. ve en sevdiğim kişiler listesinin başına yine kendimi koyuyordum..

türlü türlü sevdalar bile bir dostluğun yerini tutmuyordu.. ve dostluk denen şey kendini bulabilmekti oysa.. kendinizi ya bir başkasında bulacaktınız yada yine en basit haliyle kendinizde.. bu aramalar kendinizi kandırmayı bıraktığınızda sona erecekti..

iç dünyamın topoğrafyası bakir sanılan ama hergün yüzlerce kez ziyaret edilen bir amazon ormanı gibiydi.. muson yağmurları da en çok benim içimi ıslatıyordu.. ve siz ona gözyaşı diyordunuz.. oysa ''dünyada ki her göz renk renk olsa da göz yaşı tek renkti''.. ve bi tek benim göz yaşım kızılcık şerbeti rengindeydi..

siz dost deyince neleri getiriyorsunuz aklınıza bilmiyorum ama şuan aklınıza gelenlerden hiçbiri sizin gerçekten dostunuz değil.. çünkü uğruna herşeyinizi terkedeceğiniz kişiyle henüz tanışmadınız.. tanışabilmeniz ve vazgeçebilmeniz temennisiyle..

son olarak Aşık Veysel'in de dediği gibi;

''Dost, dost diye diye nicesine sarıldım; nicesine sarıldım.. Benim sadık yârim kara topraktır,
kara topraktır..''

7 yorum:

  1. Yüreğine sağlık Orhan SUN...

    YanıtlaSil
  2. Lord of the words desek mi sana Orhanım? ;)
    Klavyene sağlık

    YanıtlaSil
  3. eyvallah gençler.. öyle bastık şuursuzca tuşlara işte.. önemli olan benim iyi yazmam değil sizin mükemmel okumanız.. :))

    YanıtlaSil
  4. Yazıyı okuyan herkes gibi ben de kendi dostlarımı düşündüm. Onlarca! Ve inanmayacaksın belki ama, görüş, fikir, görüntü.. aramızda ne fark olursa olsun dostluğumuzun hiç zedelenmediğini, asla bozulmayacağını biliyorum. Çok şanslıyım.;)

    Yazı mükemmeldi.
    Sosyal ağlar bu kaybolup giden dostlukların yerini aldı gibi. Üstelik bu platformlarda önemli olan dostluk değil, kaybettiğinde içinde yaralar açmayan yüzeysel arkadaşlıklar. Acımasız değilim, yaşıyorum görüyorum. Bir gidenin yerine bir gelenin en kolay konduğu yer sanal. Hep kalabalık, hep ışıltılı kalabalık.;)
    Ve sanalda üzülen birisi varsa, hepimizin dilinde aynı söz, "üzme kendini, burası için değmez!" Yani kolay kurulan, kaybedildiğinde yıkmayan dostlukları yaşamak daha bir kolay gelir olmaya başladı.
    Bu anlattığın durumda olan (sen demiyorum, rastgele yazdım kuzen ben değilim diye itiaz ediyosun çünkü) kişilerin çoğalması içimi ürpertiyor Orhan. Dostluk yaşanması en muhteşem duygulardan birisi çünkü. Garip gelmesin, ben sanalda kurduğum arkadaşlıkların bile yine sanalda dostluğa dönüşmesinden yanayım, bu bile mutluluk veriyor. Yani hayatta kullanmak istemediğim bir söz, "boşver değmez!" ...
    Sevgiler canımcım.

    YanıtlaSil
  5. Bu sefer kendimi yazdım kuzen :)) yorumlarınla beni hep eziyosun ama eyvallah sağolasın var olasın.. Blogunda da yorumlardaki gibi edebi yazmazsan yeminle sırf sen yorum ekle diye yazacağım bilesin kuzen.. Sevgiler şirketten.. :))

    YanıtlaSil
  6. En azından, sanal bile olsa, her başın sıkıştığında, konun ne olursa olsun, her sevincinde, hüznünde, kederinde onda bunda... hepsi kapsama alanında, çok gerçek bir dostun olduğunu bil canım kardeşim.

    YanıtlaSil
  7. Vay anasını sayın seyirciler :)) Sağolasın var olasın hiç tükenmeyesin kuzen çok acaip derecede mutlu olduğumu yazımın hemen dibine iliştirdiğim sevgimle sana sunduğumu bilmeni isterim.. Yine şükelasın.. :)) bende sana seviyorum canım kardeşim..

    YanıtlaSil